“ Bugün Türkiye genelinde kentlerde oluşan fiziksel çevrelere göz atıldığında algılanan ilk sonuç tam anlamıyla bir karmaşa ve kimliksizliktir. Hatta bu kimliksizlikkentlerin dışında yer alan köy yerleşmeleri için bile geçerli bir tanım olmaya başlamıştır… Artık ne gelenekten ne de yöreden söz etmek olasıdır.”Bu görüşte de dile getirildiği üzere kimliksiz yapılar şehirlerimizin büyük bir sorunu haline gelmiş ve bu durum kendisini şehrin dışındaki yerleşimlerde de gösterir olmuştur. Şehirlerimizin bu olumsuz görünüşünde konut/toplu konut mimarisinin özel bir ağırlığı ve payı vardır; çünkü kentteki yapıların çoğunluğu barınma işlevini karşılayan konuttur.Şehirlerdeki fiziksel tahribatın yansımaları kendisini sosyal yaşantıda da göstermiş, içine kapalı, komşuluk ilişkilerinin zayıfladığı bir toplum biçimi üretmiştir. Bu noktada TOKİ’nin düzenlediği “mahalle” temalı bu yarışmaya yaklaşımımız sosyal birlikteliği arttırıcı, beraber yaşama alışkanlıklarını örgütleyebilecek kentsel fiziksel mekanların kurgulanması üzerinden olmuştur. Geleneksel şehir/mahalle dokularındaki yapılar topluluğu ve bu yapılar arasındaki boş alanlar dokusu günümüz ihtiyaçları ve yaşama alışkanlıkları ile beraber yorumlanarak tasarımda referans alınmıştır.
*KONUM
Proje alanı kent merkezine yaklaşık 15 km mesafede Pamukkale Yolu üzerinde turistik bir merkez olan Hierapolis Antik Kenti ile komşu bir konumdadır.Yeniköy mahallesinin uzantısı durumundaki alan, kendisine benzer yapıdaki yerleşim birimlerinin birbiri ardına dizildiği bir aks üzerinde yer almaktadır. Alanın bu durumu göz önünde bulundurularak, yeni yapılacak tasarım ile birlikte kendisine ve komşu yerleşimlere hizmet verebilecek bir merkez olması hedeflenmiştir. Bu bağlamda proje kapsamında ticari-sosyal bir “merkez” oluşturulmuştur.
*YER’E DAİR
Tasarımın yapılacağı alan komşu yerleşim ile (Yeniköy Mah.) bir vadi ile ayrılır ve kuzey güney doğrultusunda batıya bakan bir yamaç üzerinde yükselir. Doğal/coğrafik eşik niteliğindeki bu vadi öneri yerleşimin sınırlarını tayin eder. Batı yönünde uzanan arazi, geçmişten beri bölgedeki yapılaşmayı şekillendirmede etkili olan hakim rüzgardan faydalanır. Alanda güneş, güney ve batı yönlerinde etkili olur.Alanda mevcutta bulunan ve eğime göre şekillenmiş yol izleri projeye girdi oluşturmuş ve bu izler proje kapsamında sürdürülmüştür. Arazinin bu eğimli yapısı göz önünde bulundurularak toprağı büyük müdahalelerle mekanik olarak şekillendirmek yerine, onunla beraber hareket eden küçük yapı blokları tercih edilmiştir. Bu durum mevcut yerleşimdeki yapı dokusu ile diyalog kuran bir örüntünün oluşmasını da sağlamıştır.
*yakın yerleşimler/Proje alanına komşu yerleşimlere göz attığımızda birbirine yakın yapılar dokusunun olduğu gözlemlenir. Yapılar genellikle birbirleri ile mesafeli bir şekilde bir bahçe içerisinde organik bir şekilde yerleşmiş olup, zaman zaman da yakınlaşmaktadırlar. Düzensiz yapılı heterojen bir durum söz konusudur.
*DOKU
*geleneksel doku/Organik yol örüntüsü sürekli değişkenlik gösterir. Hareketine göre sokakları, meydanları, meydancıkları, çıkmazları oluşturur. Perspektifler durağan değil, zengin ve çeşitlidir. Merkezinde insan vardır.
*bugünün dokusu/Süreç içerisinde otoyol sistemlerine göre dönüşüme uğrayan bugünün yaygın şehir dokusu artık ortogonal bir geometridedir. Geleneksel dokuya nazaran daha durağan ve monoton perspektifler sunar.
*öneri doku/Geleneksel ve bugüne ait olan doku katmanları çakıştırıldığında; geleneksel dokudaki mekan/perspektif zenginliği ile bugününe ait ulaşım/dolaşım sistemlerini bir arada düşünülmüştür. Geleneksel dokudaki meydan, sokak, çıkmaz gibi kentsel mekan ögeleri kurgulanmış, bunlarla birlikte ihtiyaca cevap verecek şekilde ancak sınırlandırılmış bir otoyol örüntüsü oluşturulmuştur.